Kadınlarda yumurtlama düzeni ve Polikistik Over Sendromu ile ilişkisi


Polikistik Over Sendromu dendiği zaman akla ilk gelen yumurtalıklardaki yumurtaların çatlama ve serbest bırakılması ile ilgili bozukluktur. Mesela basit bir Örnek vermek gerekirse düzenli olarak yumurtlayan bir kadında polikistik over sendromundan bahsetmek saçma olur. Üreme fizyolojisinde ve kısırlık araştırmalarında yumurtlamanın takip edilmesi en temel araştırmaların başında gelir, bu durumda şunu söyleyebiliriz Polikistik Over Sendromu kronik bir yumurtlama bozukluğudur.

Aslına bakarsanız sağlıklı bir kadın senede 12 13 defa yumurtlar ama pos hastası yıllık yumurtlama sayısı 3 – 4 lere kadar düşebilir. Diğer taraftan bakarsak  sağlıklı bayanlarında eksik yumurtlaması normal olabilir, bu noktada şunu da vurgulamak gerekir yumurtlama bozukluklarının hepsinin polikistik over sendromu olduğunu düşünmek yanlış olur. Yumurtaların Üzerinde birçok hormonal otorite söz konusudur bunların başında beyinden salgılanan üreme hormonları, tiroid bezinden salgılanan tiroksin hormonları sayılabilir bu hormonların fazla veya az salgılanmasında yumurtlama bozukluğu ortaya çıkabilir. Ayrıca çok sık karşılaşılan prolaktin hormonunun fazla salgılanmasında bağlı olarak da yumurtlama bozukluğu olabilir. Çok nadir görülen Erken menopoz hastalığında da belirli sayıda olan yumurtaların erkenden tükenmesi söz konusudur. Bunlarda da yumurtlama bozukluğu ile gelinebilir. Henüz Hiçbir test yapmadan Ortalama olarak 4 haftada bir adet gören bir kadında Polikistik Over sendromunun olmayacağı düşünülebilir. Buna karşılık polikistik over sendromu hastalarında Ortalama olarak 4 haftada bir adet görülüyor olsa bile bunlar da bir istikrar yoktur bazı aylar 3 hafta. bazı aylar bazı aylar 4 hafta sürmektedir.

Yumurtlamalı adet görmeye ait bulgular

Belki kendinizden bilirsiniz birçok kadında adet öncesi gerginlik, psikolojik değişiklik , göğüslerde şişme gibi adet olacağın ait bulgular söz konusudur. Bu bulgulardan sonra adet görüldüğünde önemli bir rahatlama meydana gelir. Bu ön bulgular yumurtlamalı adet olacağına işaret eder. Ayrıca kadınların yaklaşık olarak yüzde 5’inde adet döneminin tam hafif bir ağrı ve bazların da lekelenme şeklinde küçük bir kanama meydana gelir bu çok değerli bir yumurtlama bulgusudur. Normal adet kanaması koyu renkli ve pıhtılaşmayan bir kandan oluşur. Eğer Adet kanı pıhtılaşıyorsa bu gerçek bir adet değildir.

Polikistik over sendromuna ekarte edebilecek önemli bir bulguda daha önce müdahalesiz olarak doğum yapan kadınlardır, bu kadınlarda Polikistik Over Sendromu görülme ihtimali çok düşüktür.

Birçok bilinçli Kadının yumurtlama hadisesini kendi kendini büyük ölçüde tespit edebilir. Mesela rahim kanalından gelen şeffaf sıvı iki parmak arasında uzuyorsa bul yumurtlama olduğuna işaret eder. Buna Spinnbarkeit testi denir.

Servikal mukus denilen rahim salgısı genelde her zaman yapışkandır ama yumurtlama döneminde iki parmak arasında çekince uzar. Doğam vajinal şeffaf salgı yumurtlama gününde zirve yapar ve vajina ıslak olarak tekakki edilir.

Vücut ısısıda yumurtlama açısından bir gösterge olabilir. Yumurtlama günü önce yarım derece kadar düşer ve ardından aynı gün içinde 1 derece kadar artış gösterir. Tabiki bunu tespit etmek kolay değildir.

Progesteron hormonunu ölçerekte yumurtlamanın olup olmadığı tespit edilebilir. Adet döneminin 3. haftasında belli bir değerin üzerinde tespit edilmesi yumurtlamayı kesinleştirir.

 

Dişi üreme organları anatomisi


Jinekologlar yani kadın hastalıkları ve doğum uzmanları için pelvis anatomisi bilmek yani kadının kalçasında bulunan kemikler ve organlarla ilgili bilgi sahibi olmak en temel ihtiyaçlarından birisidir diyebiliriz. Hipokrat’tan beri insan anatomisindeki temel yapılar hiç değişmemektedir fakat bunların vazifeleri ile ilgili birbirleriyle olan ilişkileri hakkında birçok yeni bilgi klasik kitaplar eklenmektedir. Özellikle jinekolojik cerrahi yöntemlerle ki ilerlemeler sayesinde bir kadın hastalıkları cerrahının dişi organizmadaki anatomik noktaları bilmesi ve ona göre ameliyat yapması büyük öneme sahiptir. Bunun dışında daha da ilginci her bayanda neredeyse ufak tefek anatomik farklılıklar bulunmakta ve normal anatomiyi iyi bilen bir hekimin Bu varyasyonlar da şaşırmadan kişiye özel bir tedavi geliştirmesi de yine göz önünde bulundurulmalıdır.

Karın duvarı ( abdomen duvarı )

Kadınlarda karın duvarı anatomik olarak En üste göğüs tahtası adı verilen kemik oluşumun en altından başlar sağında ve solunda olarak kaburgalardan aşağı indikten sonra Karın çizgisine kadar devam etmektedir. En altta ise sağlı ve sollu olarak iki kalça kemiğinin birleştiği simfizis pubis denilen oluşumda son bulmaktadır. Karın duvarı da kendi içinde bölümleri ayrılabilmek nedir mesela epigastrik bölge umblikal bölge hipogastrik bölge sağ ve sol hipokondriyak bölge bölge ilioinguinal bölge olarak.

Sağ epigastrik bölgede karaciğerin büyük lobu yani Sağ lobu bulunur ayrıca yine safra kesesi, böbreğin bir kısmı ile kalın bağırsağın dönen kısmı Yani sağ köşesi bu bölgeye yine yer alır.

Sol Epigastrik bölge ise karaciğer sol bölümünü yani ucunu yine mideyi onikiparmak bağırsağına pankreas böbrek üstü bezleri ile sol böbreğin üstte kalan uç kısımlarını içine alır.

Sol hipokondriyak bölümde ise midenin genellikle hava ile dolu olan fundus bölümü Yani en Tepesi karaciğerin uç kısmı kalın bağırsağın sol köşesi bulunur.

Karın boşluğunun Sağ yan tarafına denk gelen kısımda ise kalın bağırsağın sağ kısmı ince bağırsak kıvrımlarının bir kısmı yine sağ böbreğin yan kısmı bulunmaktadır.

Göbek bölümü yada umblikal bölüm olarak isimlendirilen orta kısımda ise sağdan sola geçiş yapan kalın bağırsak midenin önemli bir kısmı omentum denilen Karın içi organ ince bağırsaklar onikiparmak bağırsağı bir kısmı ve baş kısmı böbreklerin orta kısmı bulunur.

Karın boşluğunun sol yan kısmında kalan bölümde ise sol kalın bağırsak Sol böbrek ve ince bağırsakların bir kısmı bulunur.

Sağ ilioinguinal yani kasık bölümünde çekum denilen kalın bağırsak ve ince bağırsağın birleştiği bölüm appendix bölümü , kalın bağırsağın bir kısmı yine bir kısmı ince bağırsaklar ve omentum organının sağ kenarı bulunur.

Hipogastrik bölüm denilen aşağı göbek bölümü omentum Majus ince bağırsak bölümleri pelvic kalın bağırsak sağdan sola geçiş yapan kalın bağırsağın bir kısmını içerir.

Son olarak da sol ilioinguinal bölümü inceleyecek olursak kıvrımlı kalın bağırsak denilen sigmoid kolon sol kalın bağırsağın bir kısmı ince bağırsak konsolları omentum majus bulunmaktadır.

Iç organların şekilleri tam olarak nerede bulundukları ve boyutları kişiden kişiye Ayrıca kişilerin geçirdikleri hastalıklara bağlı olarak değişimler gösterebilmektedir, bunları Varyasyon denir. Bunun dışında Karın içi organlar yerçekiminden de etkilenmektedir. Yine ayrıca açlık ve tokluk durumlarında da ya da kalın bağırsaklarda dışkı olup olmaması dışkı miktarı gibi etkenler anatomik organların yerlerini farklı ulaştırabilir bu konudaki en İronik örnek gebelikte rahimin büyüyerek dev boyutlara gelmesi ve karın içi organlarının yerini değiştirmesi söylenebilir mesela apandix Normalde sağ kasık bölgesinde bulunmak da birlikte ilerlemiş gebelik durumlarında karnın orta bölgelerine kadar çıkabilmektedir Bu durumda Apandisit rahatsızlığını teşhis etmek için bakılması gereken yer sağ kasık değil orta karın bölgesi olacaktır.

Adet kanamasının ne zamanlar olacağı ile ilgili bilgi


Bazı durumlarda doktor tavsiyesi ile ve ihtiyaç üzerine adet kanamasının zamanlaması değiştirilebilir adet kanaması ileriye veya geri alınabilir süresi kısaltılabilir. Aslına bakarsanız adet kanaması kadınlarda üreme sisteminin aylık yenilenme periyodunun bir sonucu olarak atılan gereksiz malzemedir. Ama orada durmak lazım Eğer döllenme meydana gelirse adet kanaması yerine bebek oluşur. Her kadınla farklı olmakla birlikte 1 ile 5 gün arasında değişebilir bazı kadınlarda adet kanaması ciddi ağrılara yol açar. Hatta sosyal yaşam ve iş yaşamını etkileyebilir Bu ağrı çok hafif olabileceği gibi kramplar ve seyrelen yorgan döşek getirebilecek boyutta da olabilir. Kadınlar en çok bu ağrıları belli bir noktaya kadar aldırış etmezler ve günlük yaşantının bir parçası olarak kabul ederler.

Adet kanamasının ilaçlarla geciktirilmesi

İş dünyası ve Sosyal yaşam arasında bazı önemli günlerde adet kanamasının olması planları Aksatabilir. Örnek vermek gerekirse balayı döneminde adet görmek hiçbir kadının işine gelmez veya aylar öncesinden rezervasyonları yapılmış bir yaz tatilinde adetli olarak denk gelmek hoş olmaz. Doktorlar adet düzenini ilaçlarla müdahale etmeyi pek sevmezler ama önemli durumlarda ilaç kullanarak adet kanaması günlerce ertelenebilir, çok sık olmamakla birlikte Senede birkaç defa buna bağlı bir düzenleme yapmak kadın üreme sağlığı açısından bir sakınca doğurmaz. Ama sık sık ilaçlarla adet düzenine müdahale etmek yumurtlama sürecini de etkileyebilir adet tarihini geciktirmenin en pratik yolu Doğum kontrol hapı kullanan kadınlarda 20 gün hap kullanıp 10 gün ara vermeyi düzenine değişiklik getirerek yapılır 10 günlük ara yerine 2. kutuya geçilerek ilaçlar adetsiz geçmesi istenen süre kadar devam edilir. Bu süreyi mümkün olduğunca kısa tutmakta fayda vardır burada tavsiye edilen maksimum süre 2. kutunun bitmesi ne kadardır. İki kutuda bittiği zaman mutlaka 10 gün ara vermek gerekir. Daha da uzun bir adetSiz dönem üreme sağlığına zarar verebilir.

Bunun dışında adet zamanının ertelenmesi basit doğum kontrol hapları değil de bu konuda spesifik ilaçlarla meydana getirilmesidir Ama bu noktada hasta kendi kafasına göre herhangi bir ilaç kullanılmaz, mutlaka Jinekolog tarafından yazılmalıdır. Çünkü bu ilaçların birçok yan etkileri bulunmaktadır. İçinde progesteron hormonu bulunan ilaçlar adet kanamasını geciktirir bu ilaçları kullanmak için adet gününe 3 günden daha fazla zaman kalmış olması gerekir yani yarın adet göreceksiniz veya öbür gün göreceksiniz Bu ilacı alarak adetten kurtulmanız pek mümkün olmaz. Adet geciktirici iğneler ve haplar eczanelerde reçetesiz olarak satılabilinmektedir, Fakat bu ilaçların bilinçsiz olarak doktor tavsiyesi olmadan kullanmanızı Kesinlikle tavsiye etmiyoruz.

Adet söktürücü ilaçlar

Son olarak da adet söktürücü ilaçlardan bahsetmek isterim özellikle adet söktürücü olarak kullanılan ilaçlar ve iğneler henüz başlamamış olan adeti daha erkene çekmek için yanlış olarak kullanılabilmektedir, ilaç kullandıktan sonra Birkaç günlük bir adet görülse bile aslında adet değil ara kanamadır, yine beklemeden tarihte Veya birkaç gün gecikmiş olarak normal adet gelecektir. Yani o ilacı kullanmak sizi hedefinize tam olarak Ulaştırmayacaktır.

Kadınlarda genital bölge temizliği nasıl yapılır


Düzenli veya düzensiz cinsel aktivite gösteren her kadında üreme organları bakteri tehdidi altındadır desek yalan söylemiş olmayız. Bunun en önemli sebebi de vajina ve diğer üreme organlarının dışkılama yolu olan anüs bölgesine çok yakın olmasıdır .Bunun dışında üretra dediğimiz idrar çıkış kanalı ve deliği de yine vajinanın bir 2 santim yukarısındadır. Dolayısıyla anüs bölgesinden kaynaklanan mikroorganizmaları hem vajina hem de idrar yollarını enfekte etmek potansiyeline sahiptir.

Doğal kuruyucu mekanizmalar

Normal şartlarda sağlıklı bir kadında vajina içinde gerekse idrar kanalında mikropların yukarı çıkmasını engelleyen birçok mekanizma vardır. Sağlıklı işleyen mekanizmaların çeşitli sebeplerle kesintiye uğraması mikroorganizmaların ilerlemesine ve hayat bulmasına sebebiyet verebilir. Genital hijyen açısından adet dönemleri de en riskli günlerdir. Çünkü Adet kanı içinde bulunan bakterilerin beslenmesini sağlayabilecek biyolojik artıklar enfeksiyonun gelişmesine sebebiyet verebilir.

Üreme organlarının bakterilere karşı savunmasında ki en önemli mekanizma vajina içinde yerleşik olarak bulunan ve koloni oluşturan laktobasillus adı verilen bakterilerdir. Bu bakteriler Aslında kadının dostudur, asit ortamda üredikleri için diğer bakterilerin yukarı çıkışlarına izin vermezler laktobasillerin üremesi için östrojen hormonunun sağladığı glikojen ve onun dönüşüm maddesi laktik asit vajinaya sürekli verilir, bu asidik madde laktobasillerin çoğalmasını sağlar herhangi bir sebeple vajinadaki bir asit ortam bozulursa laktobasillerin sayısı ve fonksiyonları azalacağı için diğer bakterilerin üremesi söz konusudur. Bu durumda da vajina enfeksiyonu veya Rahim enfeksiyonları meydana gelir ayrıca herhangi bir sebeple östrojen hormonunun azalması da vajinal asiditeyi azaltacağı için olumsuz etkiler ve enfeksiyonlara yol açar laktobasilluslar ve vajinal asit ortam birbirine bağımlı bir koruma zinciridir.

Genital hijyeni korumak için tavsiyeler

Vajinanın yukarıdan aşağı doğru kendi özel sıvısı ile sürekli bir temizlik söz konusu olduğu için vajina içini sabun deterjan veya şampuan gibi temizleyici maddeler tatbik etmek veya vajina yı sık sık yıkamak buradaki doğal ortamı bozarak enfeksiyonlara yol açabilir. O yüzden buna benzer ürünleri Vajina içine sokmamakta fayda vardır. Tuvaletten sonra gerek büyük abdest gerekse küçük abdest sonrası yapılan taharetlenme işleminde temizliğin önden arkaya veya yukarıdan aşağı doğru yapılması tavsiye edilir. Arkadan öne, aşağıdan yukarıya doğru yapılırsa anüsteki bakteriler vajina ve idrar yollarına bulaşıcağı için enfeksiyon kolaylaşacaktır. Kadın genital bölgesi kıllı ve girintili çıkıntılı olduğu için banyo sonrası veya terleme sonrası bölgenin nemli ve ıslak kalması çok kolaydır bu sık çamaşır değiştirmek ve naylon yerine Pamuklu kıyafet kullanmakla önlenebilir.

Cinsel ilişkiden sonra az bile olsa mutlaka idrar yapmakta fayda vardır Böylece o bölgeye ulaşmış bakterilerin dışarı atılması mümkün kılınır cinsel ilişkiden hemen önce mutlaka genital bölgenin ıslanmasını ve kayganlaşmasını sağlamak gerekir, kuru kuruya gerçekleştirilen cinsel ilişkilerde bakterilerin Vajina içine ve idrar yollarına gitmesi kolaylaşacaktır. Özellikle yaz tatillerinde ve sosyal hayatta pratiklik sağlayan adet dönemlerinde kullanılan vajinal tamponları çok dikkatli kullanmakta fayda vardır. Vajinal tamponları mümkün olduğunca sık değiştirilmesi tavsiye edilir.

Cinsel yolla bulaşan birçok hastalık mevcuttur onlardan korunmak için risk altında olan bir partnerle ilişkiye girme durumunuz varsa Mutlaka prezervatif kullanmasını isteyin. Eğer böyle bir imkan yoksa mümkün olduğunca cinsel ilişkiden kaçınmaya çalışın.

Bacak arasında bulunan tüyleri yok etmek için jilet ve ağda gibi yöntemler çok yaygın olarak kullanılmaktadır Fakat bunlar cilt üzerinde gözden kaçacak miniklikte yaralar oluşturabilir ve  enfeksiyonlara zemin hazırlayabilir. Umumi Tuvaletlerde gerek küçük abdest gerekse büyük abdest yapılırken özellikle klozetlerin üzerine serilen tek kullanımlık örtüler kullanmaya dikkat ediniz. Son olarak da cinsel aktivite gösteren her kadın için yeni yılda bir kere rutin jinekolojik muayeneden geçmesi tavsiye edilir.

Kadınlarda yaşam dönemleri


Kadın organizması, doğası icabı hayatın başından en sonuna kadar değişik dönmelerden geçer. Bu zaman periyodlarına hüküm vuran çeşitli hormonlar, bedeni ve ruhsal farklılaşmaya göre bir bayanın hayatı birbirinden farklı özellikler taşıyan çeşitli evrelere göre incelenebilir. Bir evreden diğerine geçişin hangi kadında hangi yaşta olacağını düzenleyen en köklü etken ana ve babadan alınan herediter özellikler olmakla birlikte yaşanan coğrafi bölge, yeme – içme özellikleri ile çeşitli habutüel davranışlar (alkol, uyuşturucu, sigara tüketimi gibi) efektif olabilir. Kadın yaşamındaki evreler aşağıdaki şekilde sıralanabilir:
* Çocukluk dönemi
* Puberte ve Ergenlik dönemi
* Üreme dönemi
* Menopoz ( adetten kesilme ) dönemi

ÇOCUKLUK DÖNEMİ

Bebeklik, süt çocukluğu, oyun çocukluğu ve okul çağının büyük kısmında kız çocuğunun bedenindeki dişilere özel hormon üretme mekanizmaları duraklama içerisindedirler. Bu sebepten dolayı puberte yani ergenlik dönemine kadar görece yavaş bir boy uzaması, buna senkron nispeten yavaş olan somatik ve psikolojik gelişme dışında fazla bir fark olmaz. Kız çocuk yaşama ilk adımını attığında ortaya çıkan en belirgin hormonal değişikliklerin başında uterus içinde hamilelik sürecine ait plasental organlar tarafından salgılanan hormonların bebek kanında süretle azalmasıdır, bu hızlı hormon düşüşü az sayıda kız çocuklarında vajinadan birkaç damla kan gelmesine neden olabilmektedir. Çocukluk dönemi doğumla birlikte yenidoğan olarak başlar. Çocukluk zamanlarında dişilik hormonlarının henüz efektif olmadığı, erkek ve kız arasındaki somatik ve psikolojik farklılıkların göze batacak düzeyde olmadığı ve yavru üretiminin henüz gündemde olmadığı zaman periyodunu temsil eder. Kız bebeklerin uterus içi yaşam döneminde, gebelikte üretilen aşırı miktarlarda östrojene maruz kalmış olan meme dokusu bazı durumlarda oldukça belirgin olabilir ve bazı kız hatta erkek çocuklarında doğum sonrası ilk haftada meme başlarından anne sütüne benzer bir sümüksü bir salgı olabilir, bunu normal karşılayıp müdahale etmemek lazımdır.

ADOLESANS DÖNEM ( ERGENLİK )
Çocukluk döneminin ortalarını az geçince cinsel diferansiyasyonun ilk belirtileri peydahlanmaya yüz tutar östrojen hormonu salınımının artık artmaya başlamasıyla 10 yaşlarında meme dokusunda büyüme başlar, genital bölgede bacakarasında ve koltukaltı bölgesinde kıllanma ortaya çıkar. Bu yaşlarda boy uzama hızı göze batacak ölçüde artar ve yıllık boy uzaması 10 santimetreyi yakalayabilir.İlk adet ( regl ) kanaması ortalama 13 yaşında herhangi bir zamanda ortaya çıkar ( menarş ). Bu yaş kalıtımsal ailevi özelliklerden etkilenir. Yeryüzünde 100 yıl öncesine göre ilk adet kanaması başlangıç yaşı yaklaşık 4 – 5 yıl geri çekilmiş durumdadır. Başlangıçta regl kanaması sıklıkla yalnızca östradiol hormonu vasıtası ile ortaya çıkar. Genelde düzensiz kanamalardan oluşur. Yumurtlama hadisesi henüz olgunlaşmadığı için kız çocuğu adet kanamasını plansız zamanlarda görebilir. İlk aybaşı kanamasından ortalama 1-3 yıl sonra ovülasyon yani yumurtlamada tabloya ilave olur ve adet kanamaları 28 günde bir düzenli hale gelirler. Mevzubahis boy sıçraması sıklıkla ilk regl kamasından sonra yavaşlamaya ve sakinleşmeye başlar başlar, halk arasında buna kızımız serpildi derler. Somatik, psikolojik ve seksuel olarak dişilik yönünde farklılaşma ortalama olarak 18 – 20 yaşına kadar devam eder ve bu yaştan itibaren kadınsı özelliklerin tümü çalışır vaziyette kazanılmış olur, kız çocuğunda göğüslerdeki meme dokusunun gelişmeye başlamasıyla ergenlik yani puberte başlamış olarak kabul edilir. Pubertal dönemin ilk belirtileri bazı kız çocuklarında yapısal özelliklere bağlı olarak 13-14 yaşına kadar gecikebilir.

meme dokusunun çocukluk, ergenlik ve üreme çağında görünümü
Ergenlik çağı, kadınsı özellikleri yaratacak olan hormonların salgılarının başladığı ve giderek kadın olma yönünde özelliklerin kazanıldığı bir zaman dilimidir. Erkek ve kız çocuğu arasındaki farklılıklar bu süre içerisinde giderek belirginleşir ve bedensel, ruhsal ve cinsel kimlik ortaya çıkmaya başlar. Gebe kalma bu dönemde ender olarak da olsa mümkün olabilir. Den

Çocukluk çağından ergenlik çağına geçişin ilk belirtisi kişiden kişiye değişmekle beraber genellikle memelerin büyümesidir. Resimde meme dokusunun yaşla birlikte gelişimi ve süt salgı bezi ve kanallarının ortaya çıkışı gözlenmektedir.

ÜREME ÇAĞI
Üreme çağı kadınlığa özgü hormonal, bedensel, ruhsal ve cinsel tüm özelliklerin olgunlaştığı ve üreme, yani gebe kalarak bebek sahibi olma özelliğinin kazanıldığı ve sürdürüldüğü zaman dilimidir. Ergenlik çağından üreme çağına geçişi belirleyen sınır yumurtlama olayının devreye girmesidir.

MENOPOZ ÇAĞI
Menopoz (menapoz ve menepoz yanlış kelimelerdir) çağı üreme özelliğinin bittiği, kadınlığa özgü hormonal salgıların yavaşladığı ve adet kanamalarının kesildiği zaman dilimini temsil eder. Türk kadının ortalama menopoza girme yaşı 49 olarak kabul edilir.

%d blogcu bunu beğendi: